Çin Medeniyetini Kuranlar

Çin Kavmi, tek bir medeniyetten oluşmamakta; Türk, Moğol, Tibet ve Tunguz uygarlıkları (Bu uygarlıklar Çin coğrafyasında zamanla asimile olarak Çinleşmişlerdir.) gibi çok uluslu bir geçmiş barındırmaktadır. Çin ulusunun imparatorluk haline gelme sürecinde; Çin topraklarında söz sahibi olan Çin Hanedanlarının biraraya gelmesi etken olmuştur. Çin İmparatorluk Tarihi M.Ö. 211 – M.S 1912 tarihleri arasını kapsamaktadır. 1912 senesinde Qing Hanedanı devrilmiş; günümüzde halen hükmeden, Çin Halk Cumhuriyeti kurulmuştur.


Toplamda 22 hanedan Çin’e hükmetmiştir. Bunlardan en önemlileri hakkında bilgiler aşağıda paylaşılmıştır. Gök Tanrı, Budizim, Taoizm, Konfiçyüsçülük benzeri dini inanışların bulunduğu Çin medeniyetinde tapınak mimariside gelişmiştir.


Çinli araştırmacılar Neolitik Devri'nden itibaren Çin toprağında genel olarak Mongoloid tipi insanların yaşadığını söylemektedirler. Ancak Çin'in kuzeybatı bölgeleri özelikle Doğu Türkistan bölgesindeki 6000-4000 yıl öncesine dayanan kurumuş ceset üzerindeki araştırma neticede bölgede Hint-Avrupa veya Arian ırkların bulunduğu tespit edilmiştir. Yani tarihin karanlık döneminde Avrupalı ırklar, Orta Asya ve Çin'e kadar göç etmiştir.

Neolitik Devrin hemen sonrası Çin'in orta ve kuzeybatı bölgesinde meydana gelen Yang Shao Kültürü'nün menşei de tartışmalı bir konu olmuştur. Batı ve Rus bilim adamları Yang Shao Kültürü'nü, özellikle bu kültürü temsil eden renkli çömleğin menşei Orta Asya'dan Çin'e geçtiğini ortaya koyarken, Çinli araştırmacılar ise Çin'in iç bölgelerinden ortaya çıktığını iddia etmektedirler. Yang Shao Kültürü'nden (M.Ö. 5000-3000) sonra Çin'in kuzey ve kuzeybatı bölgelerinde meydana gelen Lung Shan Kültürü (M.Ö. 3000-1000) Çin'in kuzeyinde yaşayan Jung ve Ti gibi göçebe halkların izlerini taşımaktadır. Çinli araştırmacıların görüşü bu kültür yerleşik ve göçebe halkın karma bir kültürüdür. İç Moğolistan kazı araştırmanın sonucunda bölge kültürü Lung Shang Kültürü'yle ortak noktaları bulunmaktadır.

Proto Türkler olarak bilinen Ch'üan-yilerin yaşamış oldukları Kuzey Çin bölgesinde, önce Yang Shao Kültürü, daha sonra Lung Shan Kültürü hakim olmuştur. Ch'üan-yiler, tarih sahnesine çıktığında, Lung Shan Kültürü'nü son zamanlarını yaşamaktadır. Ch'üan-yilerin yaşadığı bölgenin kuzeydoğusunda, Lung-Shan Kültürü ile birbirinden az farklı olan Kan-su ve Ch'ing-hai eyaletlerin arasındaki Ma-chia-yao Kültürü (M.Ö. 3000-2000), Kan-su eyaletinde bulunan Ch'i-chia Kültürü (M.Ö. 2100-1700) ve yine Kan-su eyaletinde bulunan Ch'ih-wa Kültürü (M.Ö. 5000-M.Ö. 206) bulunmuştur. Bu kültürler tamamen Kuzey Asya göçebelilere ait olduğu tespit edilmiştir.10


Konfüçyüs ve kimi eski Çin tarihçisine göre, “destan ve söylencelere değil gerçek belgelere dayanan” bu dönemin başlatıcısı, İmparator Fuhi ile onun kadar önemli olan kızkardeşi Niyü-kua’dır. İlk Çin devletini kuran bu iki kardeş, Türkler’in M.Ö.5000’lerde gelip yerleştiği ve varlıklarını günümüzde de sürdürdükleri Batı’daki Kansu ilinden gelmişlerdi.

M.Ö.2200’lerden sonra Üç İmparatorlar Dönemi denilen yeni bir dönem başlar. Yeni dönemin en önemli özelliği, yönetici önderlerin (İmparatorların) Millet uluları adı verilen bir kurul tarafından seçilmesi ve katılımcılığın yarattığı siyasi canlılıkla, iyi işleyen bir yönetim yapısının kurulmasıydı. Daha sonra bu geleneğin ortadan kalkmasıyla, siyasi düzen katılımcılık yerine kişi egemenliğine bağlı duruma gelecek ve “sülaleler düzeni”adı verilen bu yönetim biçimi çok uzun sürecektir.

Merkezî yönetim yerine bir tür beylikler konfederasyonunun oluştuğu, bu nedenle özellikle sonraki aşamalarda, beylikler arasında iç çatışmaların yoğunlaştığı Üç İmparator Dönemi, aynı zamanda, Çin’de kendine özgü feodal bir düzenin ortaya çıkış süreci oldu. Yönetimde katılımcılığın geçerli olduğu bu dönemi başlatan HiyaYin ve Çeu ile T’sin sülaleleri; eski Çin kaynaklarına göre Batıdan yani Türkistan’dan gelen Türklerdi.

İki bin yıl süren Üç Sülale Dönemi, M.Ö.249’da sona erdi, Çin’de siyasi birliğin sağlandığı ve 20.yüzyıla dek süren İmparatorluk Dönemi başladı. Çinliler’in bir bölümünün, özellikle Konfüçyüsçüler’in “Zorba İmparator” resmi tarihin ise, “Şanlı Hükümdar-Çe Huang-Ti” dediği Çeng, M.Ö.249’da imparator oldu. Çeng; siyasi egemenliği merkezileştirdi, uyguladığı “devrimci” yöntemlerle Çin’in geleceğine yön veren kalıcı dönüşümler gerçekleştirdi.

Yönetim işleyişi konusunda; Konfüçyüs düşüncesine dayanan “iyi eğitilmiş seçkinler” kavramına karşı, “iyi örgütlenmiş yönetim işleyişi” anlayışını geliştirdi ve bu anlayışı ödünsüz uyguladı. Geleneklere karşı yürekli çıkışların seyrek görüldüğü Çin tarihinde, Çeng döneminin yenilikçi ruhuKonfüçyüsçülüğün iki bin yıllık egemenliğinin ardından ancak 20.yüzyılda yeniden canlanabildi.

Çin, ilk kez Ch’in Sülalesi (İ. Ö. 221- 210/ 209/ 206) döneminde, kişisel adı Chao Cheng olan Shih huang-ti (İ. Ö. 259- 210/ 209) tarafından İ. Ö. 211- 206 yıllarında birleşik bir imparatorluk haline getirilmiştir. Kuzeyli göçebe kavimlere, özellikle Hun savaşçılarına karşı uzun Çin Seddi’nin inşaatı da aynı kişi tarafından başlatılmıştır. Çin’e günümüzdeki adını veren bu kısa ömürlü imparatorluk ve imparatorluğun kurucusu Shih huang-ti’nin ölümüyle ilgili tarihler değişik kaynaklarda biraz oynamaktadır. Kurduğu imparatorluk ölümünden birkaç yıl sonra çökmüş olmakla birlikte, birleşik Çin, merkezi bürokratik yapısıyla ilk kez Chao Cheng (Shih huang-ti) tarafından yaratılmıştır. Alabildiğine dramatik ve hareketli bir yaşama sahibolan Chao Cheng (Shih huang-ti), birçok süikastten kurtulmuştur. Diğer yandan aynı kişinin gerçek babasının kim olduğu da hep tartışmalı kalmıştır...

İ. Ö. 230 yıllarında Çin’de yedi ayrı feodal kırallık veya prenslik sürekli birbirleri ile çatışarak varlıklarını sürdürmekteydiler. Kuzeybatı Çin’de zengin tarım arazileri üzerinde bulunan Ch’in, bunların en güçlülerinden biriydi sadece... Çin’i birleştirecek olan Chao Cheng (Shih huang-ti), Ch’in hükümdarı Chuang Hsiang’ın oğlu olarak doğdu ama, eğer tarihi anlatımlar gerçekse, asıl babası kıralın mali danışmanı ve tüccar Lü Pu-wei’den başkası değildi... Chao Cheng’in annesi, kıral Chuang Hsiang ile evlenmeden önce Lü Pu-wei’nin odalığı/ cariyesi idi ve ondan gebe kalmıştı.Chuang Hsiang bu gerçekten habersizdi ve kadına aşık olmuştu. İleride baş vezir/ vekil olacak olan tüccar Lü Pu-wei’de oğlunun hükümdar olmasını istediği için gerçeği gizleyecekti. Bu anlatımın kesinliği belli olmasa bile, sözkonusu söylence, Çin’i birleştirecek olan Chao Cheng (Shih huang-ti) ruhsal yapısını derinden etkileyecekti.

Birleştirdiği Çin’i askeri valilerin demir yumrukları altında merkezi bir yönetime kavuşturan Chao Cheng, ülkeyi 36 yönetim bölgesine ayırmıştır. Bunların herbirinin başına güvenilir bir askeri vali/ komutan ve sivil yönetici tayin etmiştir. Bölgeler, kentler arasında yollar inşaetmiştir ve böylece hem askeri müdahale ve hemde haberleşme olanaklarını yükseltmiştir. Merkezi yönetime yönelebilecek tehditleri azaltmak için olmalı, ülkenin en tanınmış 120 bin toprak sahibi feodal ailesini başkent Hsien-yang’a çağırttıktan sonra bunların tüm silahlarını toplatıp erittirerek satler veya bronz heykeller yaptırtmıştır. Böylece, devletin kolluk güçleri, ordusu dışında silahlı bir güç oluşmasını engellemiştir. Yine O, tek bir para sistemi ve ortak bir yazı dili oluşturmuştur..

Merkezden atanan valilerle şekillenen merkezi yönetim tarzının teorisyeni, orjinal adı Kung-Sun Yang olan ve İ. Ö. 338 yılında ölen Shang Yang adlı düşünürdür. Shang Yang, o yıllarda relatif küçük olan Ch’in devletinin görevlisi olarak çalışmıştır aynızamanda. Ch’in Hanedanı’na ve bunun son temsilcisi Chao Cheng’e Çin İmparatorluğu’na (İ. Ö. 221- 206) geçişin yolunu gösteren Shang Yang’ın inancına göre, “bir devletin sürekliliği ancak ve sadece güç ile sağlanabilir. Bu güç ise, büyük bir ordunun ve dolu tahıl ambarlarının uyumlu gücünü ifade etmektedir... ” O,Shang Yangtüm erkekler için zorunlu askerlik sistemi getirmiştir. Toprakların bölünmesi işini ve vergi sistemini yenileştirmiştir. Değişmez, herkes için geçerli, katı, titiz bir yönetim yasası üzerinden israrla durmuştur. 

iğer feodal prenslikleri veya kırallıkları yokederek Çin İmparatorluğu’nu kuran Chao Cheng (Shih Huang-ti), Moğolistan ve Mançurya üzerinden gelen “barbar” saldırılarına veya başka bir ifadeyle kuzey steplerinden gelen göçebe toplulukların akınlarına karşı, İ. Ö. 214’de, Büyük Duvar’ın (Çin Seddi) inşaatını başlatmıştır. İnşaatı daha sonra da devamedecek olan bu yeryüzünün inanılması zor en uzun duvarının bazı bölümleri, 1400- 1500’lü yıllarda yeniden inşaedilecektir. Büyük Duvar’ın uzunluğu, doğu da Kore’nin kuzeybatısından, Sarı Deniz’in uzantısı Bo Hai’den (Chihli Körfezi) batı da Orta Asya’nın içlerine dek 6 400 kilometreyi bulmaktadır...

Chao Cheng, iktidarı süresinde 30 bin köylü ailesini kuzeyin işlenmemiş vahşi topraklarına yerleştirerek buraları tarıma açmıştır. Ayrıca 500 bin kadar kişiyi Çin’in güneyine yollayarak bu bölgelerin kolonileştirilmesi eylemini başlatmıştır... Aslında, Doğu ve Batı’da yaşamış dönemin birçok sınırsız iktidar sahibi hükümdarına özgü yarı kahin yapısı, “gaipten haber alma” ve kehanetlerde bulunma gibi özellikleri ve uyguladığı sınırsız çılgınca şiddetle “Chih Shih huang-ti”nin veya türkçesi ile “Çin’in İlk Mutlak İmparatoru”nun derin bir paronoid şizofreninin pençesinde olduğu anlaşılmaktadır...


Çin’in İlk Mutlak İmparatoru” Chao Cheng, muhtemelen bir keşif gezisi sırasında, İ. Ö. 210 veya 209’da ölecektir. BuÇin’in İlk Mutlak İmparatoru”nun muhteşem mezarı, aradan yaklaşık 2 100 yıl geçtikten sonra, 1974’de Shensi Vilayeti’ndeki modern Sian (Xian) kenti yakınında gün ışığına çıkartılacaktır... Büyüklüğü 50- 52 kilometre kare olan mezarda ölü hükümdarın “öbür dünya”da güvenliğini sağlaması için hazırlanmış bir ordu, yaşar görününmlü altı bin asker (terra-cota askerleri) ve at heykelleri bulunacaktır... Yazılanlara göre, heykellerin hiçbiri diğerinin kopyası değildir ve örneklerini muhtemelen gerçek yaşamdan almışlardır.

sit eğitimsiz bir köylü olmasına karşın çok zeki olan ve köylülerin dilinden iyi anlayan Kao-tsu (Liu Pang) büyük bir köylü gücünü etrafında birleştirmeyi başarmıştır. Sonuçta O, -iyi eğitilmiş bir aristokrat, şair ve asker olan- Hsiang Yü’yü İ. Ö. 202 yılında altederek içsavaşı bitirecek ve Han Hanedanı’nın (İ. Ö. 206- İ. S. 220) temellerini atacaktır.Hsiang Yü ise intehar ederek yaşamını noktalamıştır... Kısacası, cahil olmasına karşın halkın dilinden anlayan zeki ve akıllı bir cezaevi gardiyanı, Liu Pang, Çin tarihinin en etkili hanedanlarından olan Han Hanedanı’nın temellerini atacaktır.

Han Hanedanı, 400 yıllık ömrü ile Çin monarşileri içinde ikinci büyük güç olarak anılırken, imparatorluk döneminin de en uzun ve stabil yönetimini kurabilmiştir. Bu dönemde idari mekanizma gelişirken, ülkenin sınırlarında da genişleme olmuştur. Ve yazılanlara göre, Çinliler halen genellikle kendilerini Han olarakta tanımlamaktadırlar...

Wei Nehri’nin kuzeyinde, Shensi Bölgesi’nin en büyük modern kenti olan Sian’ın 20 km kadar kuzeybatısında kurulu olan ve içsavaş sırasında tahribolan Çin İmparatorluğu’nun başkenti Hsien Yang’ın yine pek uzağında olmayan tarihi Ch’ang-an kenti, Erken (ÖncekiHan Hanedanı’nın ilk merkezi olmuştur. Wei Nehri’nin verimli alivyonlu ovası üzerine kurulu bu ilk Han başkenti Ch’ang-an modern Sian’ın hemen bitişiğindedir. Daha doğrusu, Ch’ang-an, artık modern Sian’ın bir parçasıdır... Shensi Bölgesi’nin doğusundaki Honan (Henan) Bölgesi içinde bulunan Lo-yang, İ. S. 25- 220 yıllarında Geç Han Hanedanı’nın ikinci başkenti olmuştur. Burası aynızamanda Çin budizminin merkezi olarakta tanınmaktadır.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Avrupa Medeniyetinin Mimarı Hanedanlar

Şehir Meydanları 1: İsfahan Nakş-ı Cihan Meydanı